Gözlerimiz, dünyayı görmeyi, algılamayı, öğrenmeyi ve iletişim kurmayı sağlayan en önemli duyu organları arasında yer alır. Bu kabiliyetin korunması ve sürdürülmesi, insanın genel hayat kalitesi için kritik önem taşır. Tam bu noktada göz sağlığı ve hastalıkları anabilim dalı, yani oftalmoloji, devreye girer. Bu uzmanlık alanı, gözlerin ve görme yollarının anatomisini, fizyolojisini ve bu sistemleri etkileyebilecek her türlü sorunu inceler. Basit bir göz muayenesinden en karışık cerrahi müdahaleler dek zengin bir yelpazeyi içeren oftalmoloji, görme kabiliyetimizi tehdit eden hususların tanısı, tedavisi ve engellenmesiyle alakalıdır.
Günümüz dijital döneminde, ekranlara uzun zaman maruz kalmak, yanlış aydınlatma şartlarında çalışmak ve çevresel etkenler göz sağlığımızı her zamankinden daha çok tehdit eder. Bundan dolayı, göz sağlığını korumak adına neler yapmalıyız sorusunun yanıtını bilmek ve düzenli kontrolleri ihmal etmemek büyük önem arz eder. Göz sağlığımız için yapılması gerekenleri çerisinde düzenli beslenme, UV korumalı güneş gözlüğü kullanma, sigaradan uzak durma ve belli aralıklarla uzman bir doktora başvurma gibi temel aşamalar bulunur. Unutulmamalıdır ki, erken tanı konulan pek çok göz hastalığı, kalıcı görme kaybı yaşanmadan başarılı bir biçimde tedavi edilebilir.
Osmangazi Aritmi Randevu Al İnegöl Aritmi Randevu Al
Göz Hastalıkları Uzmanı ya da diğer ismiyle oftalmolog, tıp fakültesinden mezun olduktan sonra göz sağlığı ve hastalıkları alanında 4 ile 5 yıl süren bir uzmanlık eğitimi almış tıp doktorudur. Bu zahmetli eğitim süreci, onlara gözün karmaşık formunu ve görme sistemiyle alakalı bütün rahatsızlıkları teşhis ve tedavi etme yetkinliği kazandırır. Oftalmologlar, gözlük reçete etmekten çok daha fazlasını yaparlar. Onlar hem medikal hem de cerrahi tedavi uygulayabilen donanımlı tıp uzmanlarıdır.
Bir göz hastalıkları uzmanının görev tanımı son derece fazladır ve pek çok farklı yükümlülüğü kapsar. Temel sorumlulukları içerisinde şunlar vardır:
Detaylı Göz Muayenesi: Görme durumunun ölçülmesi, göz tansiyonunu kontrol edilmesi, göz dibi incelenmesi gibi düzenli ve ayrıntılı muayeneler yaparak hastanın göz sağlığı ile ilgili genel bir değerlendirme yaparlar.
Teşhis: Gelişmiş teşhis aletleri ve klinik deneyimleri ile katarakt, glokom, sarı nokta hastalığı, diyabetik retinopati gibi pek çok göz hastalıkları tanısını koyarlar.
Medikal Tedavi: Göz damlaları, kremler ve oral ilaçlar reçete ederek iltihapları, alerjileri, göz kuruluğunu ve glokom gibi kronik durumları tedavi ederler. Örneğin, halk arasında kırmızı göz hastalığı olarak bilinen konjonktivitin tedavisini planlarlar.
Cerrahi Müdahaleler: Göz hastalıkları uzmanları, aynı zamanda yetenekli cerrahlardır. Katarakt ameliyatı, lazerle göz gezdirme, şaşılık düzeltme ameliyatları, glokom cerrahisi ve retina dekolmanı gibi son derece önemli operasyonları gerçekleştirirler.
Gözlük ve Kontakt Lens Reçeteleme: Kırma kusurları olarak bilinen miyopi, hipermetropi ve astigmatizmayı tespit ederek hastanın en net görüşe erişmesi adına uygun gözlük ya da kontakt lensleri reçete ederler.
Danışmanlık ve Engelleyici Hekimlik: Hastalara göz sağlığını korumak için neler yapmalıyız konusunda danışmanlık yaparlar. Özellikle diyabet ve hipertansiyon gibi sistematik hastalıkların göze etkileri noktasında bilgilendirmek yaparak koruyucu tedbirlerin alınmasını sağlarlar.
Özetle göz hastalıkları uzmanı, doğumdan ileri yaşlara dek her yaştan kişinin görme sağlığını korumak ve iyileştirmek adına çalışan, bu alandaki tek yetkili tıp doktorudur.
Göz hastalıkları, gözün ön bölümündeki korneadan en arka bölümündeki optik sinire dek herhangi bir kısmını etkileyen geniş bir rahatsızlık skalasını ifade eder. Bu hastalıklar doğuştan gelebilir, yaşa bağlı olarak meydana çıkabilir, bir travma neticesi gelişebilir ya da diyabet gibi başka bir sistematik hastalığın bir parçası olarak kendini gösterebilir. Göz hastalıkları nelerdir sorusunun yanıtı son derece uzundur, fakat en çok karşılaşılan ve bilinen rahatsızlıklar toplumun önemli bir kesimini etkiler. Bu nedenle toplumun genelinde görülebilen göz hastalıklarıyla ilgili bilgi sahibi olmak önemlidir.
Göz hastalıkları ciddiyet düzeyleri bakımından da farklılık gösterir. Konjonktivit gibi bazı durumlar uygun tedaviyle kolaylıkla iyileşirken, glokom ya da gözde sarı nokta hastalığı gibi durumlar en tehlikeli göz hastalıkları arasında sayılabilir ve erken tanı konulup kontrol altına alınmazlarsa kalıcı körlüğe sebep olabilirler. Aşağıda oftalmoloji pratiğinde sıklıkla karşılaşılan bazı önemli göz hastalıkları ayrıntılandırılmıştır. Bu rahatsızlıkların her biri, kendine has semptomlar, sebepler ve tedavi yaklaşımları gerektirir. Göz sağlığının korunması, bu hastalıkların farkında olmak ve semptomlar ortaya çıktığı zaman vakit kaybetmeden bir uzmana danışmakla başlar.
Katarakt, gözümüzün içerisinde bulunan ve normalde şeffaf olan lensin saydamlığını yitirerek opaklaşması, yani bir nevi bulanıklaşmasıdır. Bu husus, ışığın retinaya net bir biçimde erişmesini önleyerek görmenin kademeli olarak düşmesine sebep olur. Çoğunlukla ilerleyen yaşa bağlı olarak ortaya çıksa da diyabet, uzun vadeli kortizon kullanımı, göze alınan darbeler ya da doğumsal unsurlar da katarakt gelişimine sebep olabilir. Hastalar çoğunlukla görüşte bulanıklaşma, renklerde soluklaşma, ışığa karşı artan hassasiyet, gece bakışında zorlanma ve sık sık değişen gözlük numaraları gibi şikayetlerle hekime başvurabilirler. Kataraktın günümüzdeki tek başarılı tedavisi cerrahidir. Ameliyat esnasında, opaklaşan doğal mercek ultrasonik dalgalar ile eritilerek temizlenir ve yerine yapay, şeffaf bir göz içi lens yerleştirilir. Bu operasyon, son derece başarılı neticeler veren hastanın görme kalitesini önemli oranda artıran bir müdahaledir.
Diyabetik retinopati, şeker hastalığının göz verdiği en önemli zararlardan bir tanesidir ve çalışma dönemindeki yetişkinlerde engellenebilir körlüğün en sık sebebidir. Uzun süre kontrolsüz seyreden kan şekeri yüksekliği, gözün sinir katmanı olan retinanın ince kılcal damarlarına hasar verir. Bu hasar neticesinde damarlardan sıvı ve kan sızabilir, yeni ve anormal kan damarları meydana gelebilir ve bu husus ilerleyen dönemlerde retina dekolmanı gibi ciddi komplikasyonlara sebep olabilir. Hastalığın erken aşamalarında çoğunlukla semptom vermemesi, en riskli yönüdür. Görme merkezinde ödem oluştuğu zaman ya da ileri dönem kanamalar meydana geldiği zaman görme bulanıklığı ve ani görme kayıpları oluşabilir. Tedavide temel anlayış kan şekerinin ve tansiyonun sıkı kontrol altında tutulmasıdır. Aynı zamanda hasarlı damarları onarmak ve yeni damar oluşumunu önlemek için argon lazer fotokoagülasyonu, göz içi ilaç enjeksiyonları ve ileri vakalarda vitrektomi adı verilen cerrahi teknikler uygulanır.
Halk arasında göz tansiyonu olarak anılan glokom, çoğunlukla göz içi basıncının yükselmesi sonucu görme sinirinin hasar görmesiyle karakterize, sinsi ve ilerleyici bir hastalıktır. Görme siniri, gözden aldığı görüntüleri beyne gönderen bir kabloya benzer; bu sinirdeki lifler hasar aldıkça görme alanında kalıcı kayıplar meydana gelebilir. Glokomun en tehlikeli yönü, erken dönemlerde herhangi bir semptom vermemesidir. Hastalık ilerledikçe, çoğunlukla ilk olarak çevresel görmede kayıplar başlar ve bu durum hasta tarafından farkına varıldığında çoğunlukla sinir hasarı ileri seviyeye ulaşmıştır. Bundan dolayı görüşün sessiz hırsızı olarak da isimlendirilir. Risk unsurları içerisinde ileri yaş, ailede glokom öyküsü, diyabet ve yüksek miyopi bulunur. Tedavinin amacı, göz içi basıncını düşürerek görme sinirindeki hasarın ilerlemesini durdurmaktır. Bu amaçla ilk olarak göz damlaları kullanılır. İlaç tedavisinin yetersiz olduğu zamanlarda da lazer tedavileri ve cerrahi müdahaleler gündeme gelir.
Şaşılık, her iki gözün aynı yere paralel bir biçimde bakamaması durumudur. Gözlerden bir tanesi düz bakarken diğer içe, dışarı, yukarı ya da aşağı doğru kayar. Bu durum, göz kaslarındaki dengesizlik, sinirsel sorunlar ya da beyindeki görme merkezinin kontrolündeki bozukluklardan dolayı olabilir. Çocukluk döneminde ortaya çıkan şaşılık özellikle önemlidir, zira tedavi edilmediği zaman kayan gözde tembelliğe ve derinlik hissinin kaybına sebep olabilir. Yetişkinlerde de ani gelişen şaşılık, çift görmeye sebep olur ve altta yatan nörolojik bir hastalığın ya da diyabet gibi sistematik bir rahatsızlığın belirtisi olabilir. Tedavi, şaşılığın sebebine ve türüne göre değişir. Gözlük kullanımı, kapama tedavisi, prizmatik camlar, ortoptik egzersizler ve göz kaslarının gücünü dengelemeyi hedefleyen cerrahi müdahaleler başlıca tedavi teknikleridir.
Gözyaşlarımız, göz yüzeyini nemlendiren ve temizleyen koruyucu bir sıvıdır. Normalde gözyaşı, gözün iş kısmındaki küçük kanallardan geçerek burun boşluğuna akar. Gözyaşı kanalının herhangi bir düzeyde tıkalı olması durumunda da bu çıkış sağlanamaz ve gözyaşı dışarı akar. Bu husus, özellikle bebeklerde doğuştan sıklıkla görülür. Erişkinlerde de yaşa bağlı farklılıklar, enfeksiyonlar, travmalar ya da tümörler sebebiyle gelişebilir. En belirgin şikâyet, rüzgârsız ve soğuk olmayan ortamlarda dahi gözde devamlı sulanma ve çapaklanmadır. Tıkanıklık, enfeksiyon riskini de artırır. Bebeklerde ilk bir sene içerisinde çoğunlukla özel masaj yöntemleri ile kendiliğinden açılma beklenir. Açılmadığı zaman sondalama adı verilen basit bir uygulama yapılır. Yetişkinlerde ve sondalamaya karşılık vermeyen çocuklarda da dakriyosistorinostomi adı verilen cerrahi bir operasyonla gözyaşı kesesi ile burun boşluğu arasında yeni bir yol oluşturularak sorun kalıcı bir şekilde çözülür.
Blefaroplasti, estetik ya da işlevsel sebeplerle göz kapaklarına yapılan cerrahi müdahalelere verilen addır. Zaman içerisinde yerçekimi, genetik unsurlar ve cilt formundaki değişikliler sebebiyle üst göz kapağında sarkma, alt göz kapağında da torbalanmalar meydana gelebilir. Üst göz kapağındaki deri fazlalığı, yalnızca yorgun ve yaşlı bir görünüme sebep olmakla kalmaz, aynı zamanda ileri vakalarda görme alanını daraltarak işlevsel bir soruna da sebep olabilir. Alt göz kapaklarındaki yağ torbaları da estetik olarak kişiyi rahatsız edebilir. Blefaroplasti ameliyatıyla üst kapaktaki fazla deri, kas ve yağ dokusu çıkarılarak daha genç ve canlı bir görünüm elde edilirken, görme alanı da rahatlatılır. Alt kapakta da torbalanmaya sebep olan yağ yastıkçıkları tekrar konumlandırılır ya da bir kısmı alınır. Bu operasyon, kişinin hem estetik kaygılarını gideren hem de işlevsel iyileşme sağlayan başarılı bir tekniktir.
Refraktif cerrahi, miyopi, hipermetropi ve astigmatizma gibi kırma kusurlarını kalıcı olarak düzeltmeyi hedefleyen cerrahi prosedürlerin genel ismidir. Bu ameliyatlardaki temel hedef, ışığın retina üzerinde doğru bir biçimde odaklanmasını sağlamak ve böylelikle kişiyi gözlük ya da kontakt lens bağımlılığından kurtarmaktır. En bilinen ve yaygın olarak uygulanan teknikler içerisinde LASIK, PRK ve SMILE bulunur. Bu teknolojilerde, excimer lazer ya da femtosaniye lazer kullanılarak gözün en dış saydam katmanı olan korneanın biçimi tekrar yapılandırılır. Her hastanın göz formu, kornea kalınlığı ve kırma kusurunun seviyesi farklı olduğundan dolayı, hangi tekniğin uygun olduğuna ayrıntılı bir göz muayenesi ve tetkikler sonucunda göz hastalıkları uzmanı karar verir.
Göz sağlığı ve hastalıkları alanındaki teknolojik ve bilimsel gelişmeler, tedavi tekniklerinde devrim yaratır. Günümüzde, geçmişte tedavisi mümkün olmayan pek çok hastalık kontrol altına alınabilmekte ve görme kaybı engellenebilmektedir. Tedavi tercihi, hastalığın çeşidine, evresine, hastanın yaşına ve genel sağlık durumuna göre kişiye özel olarak planlanır. Başlıca tedavi teknikleri üç ana grupta toplanabilir: Medikal, lazer ve cerrahi tedaviler.
Medikal Tedaviler: Bu kategori, ilaçla yapılan tedavileri içerir. En yaygın hali, direkt göze uygulanan damlalardır. Glokomda göz içi basıncını düşüren, enfeksiyonlarda antibiyotik içeren, alerjilerde antihistaminik etkili ya da göz kuruluğunda suni gözyaşı içeren damlalar sıklıkla kullanılır. Bazı durumlarda, özellikle üveit gibi göz iç kısımlarını etkileyen iltihabi durumlarda ya da bazı enfeksiyonlarda sistematik olarak ağızdan alınan haplar ya da enjeksiyonlar da tedaviye eklenebilir.
Lazer Tedavileri: Lazer teknolojisi, oftalmolojide pek çok hastalığın tedavisinde minimal invaziv ve başarılı bir çözüm sunar. Diyabetik retinopatide kanayan ya da sızdıran damarları yakmak, glokomda göz içi sıvısının dışa akışını kolaylaştırmak, katarakt ameliyatının ardından oluşan kapsül kesafetini temizlemek ve retina yırtıklarını çevreleyerek dekolmanı engellemek gibi çok farklı amaçlarla kullanılır. Aynı zamanda, refraktif cerrahinin temelini de lazer teknolojisi meydana getirir.
Cerrahi Müdahaleler: İlaç ya da lazer tedavisinin yetersiz olduğu ya da uygun olmadığı durumlarda cerrahi müdahaleler gerekir. Göz cerrahisi, son derece hassas ve ileri teknoloji gerektiren bir alandır. En çok yapılan ameliyat olan katarakt cerrahisinin yanı sıra, glokom için yeni drenaj kanalları oluşturma, retina dekolmanı ve diyabete bağlı ileri hasarları düzeltmek adına yapılan vitrektomi, şaşılık düzeltme ameliyatları v e gözyaşı kanalı tıkanıklığını açmak adına yapılan DCR ameliyatları bu gruba girer. Hem medikal hem de cerrahi tedavilerde, alanında profesyonel hekimlere başvurmak önemlidir. Örneğin, Bursa göz hastalıkları alanında hizmet veren birçok modern klinik, bu ileri teknoloji tedavi tekniklerini başarıyla uygular. Aynı zamanda, göz sağlığına iyi gelen besinler tüketmek ve göz sağlığı için uygun renk ışık seçmek gibi hayat stili farklılıkları da tedaviyi destekleyici faktörlerdir.
Bursa Göz sağlığı ve hastalıkları bölümü, göz küresini, göz kapaklarını, gözyaşı kanallarını ve görme sinirini etkileyen bütün rahatsızlıkların teşhisi ve tedavisiyle alakalıdır. Bu alanın baktığı başlıca hastalıklar içerisinde de; miyopi, hipermetropi, astigmatizma gibi kırma kusurları, yaşa bağlı ya da doğumsal katarakt, glokom, diyabetik retinopati, hipertansif retinopati, sarı nokta hastalığı, retina dekolmanı, retina yırtıkları, şaşılık, göz tembelliği, gözyaşı kanalı tıkanıklıkları, konjonktivit, üveit gibi göz enfeksiyonları, göz kuruluğu, göz kapağı düşüklüğü, göz kapağı estetiği gibi oküloplastik sorunlar, kornea hastalıkları, keratokonus, kornea ülserleri, göz tümörleri yer alır.
Bu sorunun yanıtı, yapılan cerrahinin çeşidine, hastanın sahip olduğu sigortanın detaylarına ve ameliyatın yapıldığı hastanenin sigortayla olan anlaşmasına bağlı olarak farklılık gösterir. Genel bir kural olarak, görme işlevini direkt olarak etkileyen ve tıbbi bir gereklilik olan ameliyatlar sigorta kapsamında değerlendirilir. Örneğin; katarakt ameliyatı, glokom cerrahisi, retina dekolmanı ameliyatı, tıbbi gereklilik raporuyla belgelenen şaşılık ameliyatları ve görme alanının kapatan ileri düzeydeki göz kapağı düşüklüğü ameliyatları çoğunlukla SGK ve pek çok özel sağlık sigortası tarafından karşılanır. Fakat, tamamen estetik amaçla yapılan müdahaleler ya da gözlükten kurtulma amacı taşıyan refraktif cerrahi çoğunlukla sigorta kapsamı dışındadır. En doğru bilgiyi almak adına, hastanın kendi sigorta poliçesini incelemesi ve ameliyatı planlayan hastanenin anlaşmalı kurumlar birimiyle direkt irtibata geçmesi en güvenilir yöntemdir.
Web sitemizde kullanıcı deneyimini geliştirmek için, çerezler kullanılmaktadır. Detaylı bilgi için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.