Mikrobiyoloji; mikroorganizmaların yapısını, üreme mekanizmalarını ve çevresel etkilerini inceleyen bir bilim dalıdır. Söz konusu alan kapsamında bakteri, virüs, mantar ve protistalar gibi pek çok mikroskobik organizma incelenir.
İlgili alanda uzmanlaşan kişiler ise mikrobiyolog olarak adlandırılır ve profesyoneller, mikroorganizmaların insan sağlığı üzerindeki etkilerine odaklanır. Bu noktada uzmanlar, birçok hastalığın önlenmesine ve tedavi yöntemlerinin geliştirmesine olanak tanır.
Osmangazi Aritmi Randevu Al İnegöl Aritmi Randevu Al
“Mikrobiyoloji nedir?” sorusuna; mantar, virüs, bakteri, viroid ve protistler gibi çeşitli mikroorganizmaların özelliklerini inceleyen bir bilim dalıdır, şeklinde yanıt vermek mümkündür. Mikroskobik canlıların biyolojik işleyişleriyle ilgilenen alan; tıbbi, gıda sanayi, biyoteknoloji ve çevre bilimi gibi birçok farklı disiplinde önemli rol oynar.
“Mikrobiyoloji ne demek?” sorusuna; mikroorganizmaların insan sağlığı üzerindeki etkilerinden olumlu yönlerine kadar detaylı incelemeler yapan bir daldır, şeklinde de yanıt verilebilir. Mikroskobik canlılardan kaynaklı hastalıklarla mücadele etmek için geliştirilen aşılar ve antibiyotikler de bu alanın önemli yararları arasında yer alır. Ayrıca bazı özellikleriyle çeşitli endüstriyel ve biyoteknolojik uygulamalara kayda değer katkılarda bulunur.
Genel mikrobiyoloji; mikroorganizmaların yapısına, evrimine, üreme biçimine ve çevreleriyle olan etkileşimlerine odaklanır. Bu kapsamda mikrobiyologlar; bakteri, virüs, mantar ve protozoonlar gibi mikroskobik canlılar üzerinde araştırmalar yapar. Ayrıca söz konusu canlıların insan, bitki ve hayvan sağlığı üzerindeki etkileri de incelenir. Genellikle tıbbi alanda faaliyet gösteren mikrobiyologlar, enfeksiyon hastalıkların tanı ve tedavi süreçlerinde büyük rol oynar.
Mikrobiyoloji alanında mikroskobik canlılardan kaynaklı hastalıklara yönelik uygun tedaviler geliştirilir ve enfeksiyon yayılımının önüne geçilir. Bu çerçevede antibiyotik duyarlılık testleri ve aşı geliştirme çalışmaları etkili tedavi yöntemleri arasında yer alır. Bunun yanı sıra mikroorganizmaların çevresel biyolojik süreçleri de incelendiği için gıda güvenliği, çevre koruma ve tarım gibi alanlarda uygulamalı çözümler de sunar.
Mikrobiyoloji, klinik ve tıbbi olarak temelde iki alt alana ayrılır. İki bölümün ayrılmasındaki temel nokta ise odaklandıkları çözümlerdir. Buna bağlı olarak mikrobiyoloji alanları ve ele aldıkları farklı çözümler aşağıdaki gibidir:
Klinik mikrobiyoloji, sağlık problemlerine neden olan mikroorganizmalarını tanımlayan, teşhis eden ve hastalıklara yönelik tedavi yöntemleri geliştiren bir alt alandır. Söz konusu bölümde bakteriler, parazitler, virüsler ve mantarlardan kaynaklı enfeksiyonel hastalıklar üzerine yoğunlaşılır.
Mikrobiyolojik tanı laboratuvarlarında moleküler, kültür ve serolojik testler teşhis sürecinde kullanılan yöntemler arasında yer alır. Bunun yanı sıra klinik mikrobiyoloji alanının temel amacı, enfeksiyonel hastalıkların yayılımını kontrol ederek halk sağlığını korumaktır.
Tıbbi mikrobiyoloji, mikroskobik canlıların insan vücudu üzerindeki etkilerine odaklanan bir alt bölümdür. Aynı zamanda enfeksiyonların biyolojik işleyişi konusunda da önemli bilgiler sunar. Buna bağlı olarak bulaşıcı hastalıkların teşhisi ve tedavi yöntemlerini geliştirir. Bu kapsamda mikroorganizmaların patolojik özellikleri ve antibiyotiklere karşı direnç potansiyelleri göz önünde bulundurulur. İlgili alan, enfeksiyonel hastalıkların önlenmesi için etkili bağışıklık geliştirme yöntemleri de geliştirir.
Mikroorganizma türleri arasında bakteriler, virüsler, arkeler, parazitler ve mantarlar yer alır. Genellikle tek hücreli olan bu canlılar doğada geniş çeşitlilikte bulunur. Bunun yanı sıra bakteriler, en yaygın mikroorganizma türlerinden biri olarak gram-pozitif ve gram-negatif şeklinde sınıflandırılır. Buna bağlı olarak hem yararlı hem de zararlı etkilere sahiptir.
Virüsler ise protein bir kapsül içinde bulunur ve canlı hücrelerin içinde çoğalan zararlı ajanlardır. Tek ya da çok hücreli özelliğe sahip olan mantarlar hem yararlı hem de zararlı olabilirler. Parazitler ise bir canlının üzerinde ya da içinde yaşayarak konakçının kaynaklarını tüketerek beslenen mikroorganizma çeşididir. Mikroorganizma türlerinin diğer özellikleri ise aşağıdaki gibidir:
Bakteriler, prokaryotik yapıya sahip tek hücreli mikroskobik canlılar sınıfında yer alır. Hücre zarının dışında genellikle bir hücre duvarı taşırlar ve çevrede çeşitli şekillerde bulunabilirler. Gram-pozitif ya da gram-negatif olarak ayrıştırılan bakteriler hem yararlı hem de zararsız etkiler üstlenir.
Escherichia coli, Streptococcus pneumoniae ve Staphylococcus aureus gibi türleri insan sağlığı için tehdit oluştururken probiyotikler sindirim sağlığını destekleyerek faydalı etkiler gösterir.
Virüsler, canlı (konak) bir hücreye girmeden çoğalamayan ve hayatta kalamayan enfeksiyöz ajanlardır. Söz konusu mikroorganizmalar, DNA ya da RNA genetik materyallerini taşır. Bazı türleri ise lipid bir zarın içinde yer alır. Bunun yanı sıra enfeksiyonel vakalarda görülen virüsler hepatit, COVID 19 ve grip gibi bulaşıcı hastalıklara sebep olur. İlgili mikroskobik canlıların hücresel yapısı bulunmadığından antibiyotiklere duyarlı değildir. Bu nedenle enfeksiyonel hastalıkların tedavisinde antiviral ilaçlar ve aşılar tercih edilir.
Mikrobiyolojinin bir alt alanı olan virüsler, viroloji bilim dalında daha detaylı şekilde incelenir. Bu noktada sadece enfeksiyöz ajan sınıfında yer alan virüslere odaklanılır ve canlılarla olan ilişkileri mercek altına alınır. Böylece viral hastalıkların teşhisi, takibi ve tedavisi gibi konular hakkında önemli bilgiler sağlar.
Mantarlar hem tek hem de çok hücreli türlerde bulunan ökaryotik mikroorganizmalardır. Tek hücreli çeşitlerine mayalar, çok hücreli türlerine ise küfler örnek olarak verilebilir. Bu noktada her biri farklı bulaşıcı hastalıklara sebebiyet verebilir. Candida albicans gibi maya türleri genellikle deri, vajina ve ağız gibi bölgelerde enfeksiyonel rahatsızlıklara neden olur. Aspergillus gibi küfler ise akciğer enfeksiyonlarına yol açar.
Ayak, kasık ve tırnak mantarı gibi farklı enfeksiyon çeşitleri dermatofitoz örnekleri arasında yer alır. Söz konusu enfeksiyonlar, sıcak ve nemli ortamlarda çoğalır ve kişisel hijyen eksikliğinde etkinliği artar. Bununla birlikte genellikle antifungal tedavi ile kontrol altına alınan mantarlar belirli durumlarda yararlı etkiler gösterir. Organik maddelerin ayrıştırılmasına yaradığı için gıda ve ilaç üretiminde de tercih edilirler.
Parazitler, canlılardan beslenerek varlığını sürdürebilen ve çoğalabilen mikroorganizma türleridir. Farklı gruplara ayrılan parazitler Protozoa, ektoparazitler ve helmintler gibi çeşitlerde görülür. Söz konusu olan mikroskobik canlılar insanlarda ise deri, kan ve gastrointestinal gibi farklı vücut sistemlerinde enfeksiyonlara yol açar.
Özellikle tropikal ve subtropikal bölgelerde görülen parazitler yaşamı tehdit eden sağlık problemlerine sebep olabilir. Parazitoloji, ilgili mikroorganizmaların biyolojisini, üreme mekanizmasını ve insan sağlığına zararlarını inceleyen bir daldır. Bu sayede parazitlerin neden olduğu enfeksiyon ve çeşitli hastalıkların tedavisinin geliştirilmesinde önemli bir rol oynar.
Arkeler, bakterilere benzeyen ancak genetik ve biyokimyasal özellikleriyle ayrılan prokaryotik mikroorganizmalardır. Genellikle ekstrem koşullarda yaşayan mikroskobik canlılar olduğu için termofilik, metan ve halofilik üreten ortamlarda varlığını sürdürürler. İnsan sağlığı üzerindeki etkileri sınırlı olmasına rağmen enerji ve biyoteknoloji alanlarında önemli uygulamalarda da kullanılır.
Mikrobiyoloji testi, mikroskobik canlıların özelliklerini, türlerini ve etkinliklerini analiz etmek için yapılan laboratuvar yöntemidir. Bu kapsamda enfeksiyonlara neden olan mikroorganizmaların varlığı tespit edilir ve aynı zamanda uygun tedavi çözümleri planlanır.
Enfeksiyon testi bakteri, mantar ve parazitler gibi etkenlerin antimikrobiyal dirençlerini de ölçer. Bu noktada geleneksel kültür yöntemlerinden günümüzdeki gelişmiş moleküler tanı tekniklerine kadar pek çok yaklaşım kullanılır. Böylece doğru teşhis ve uygun tedavi süreçlerinin gerçekleştirilmesine olanak tanır.
Mikrobiyoloji testleri arasında gram boyama, kültür, biyokimyasal ve moleküler testler gibi çeşitli yöntemler yer alır. Bununla birlikte senkronik multiplex moleküler ve laboratuvar otomasyonu gibi modern teknikler de bulunur. Her biri mikroorganizmaların tanımlanması ve enfeksiyon etkenlerinin tespit edilmesine olanak tanır.
Günümüzde söz konusu alanda kullanılan teknolojiler hassas ve hızlı tanı imkanları sunar. Bu sayede parazit, mantar ve bakteri gibi mikroskobik canlıların neden olduğu enfeksiyonlar belirlenerek uygun tedavi planları yapılır. Tanı aşamasında kullanılan enfeksiyon testleri ise aşağıdaki gibidir:
Kültür testleri, mikroorganizmaların varlığını tespit etmek için kullanılan geleneksel bir yöntemdir. Bu teknikte vücut sıvıları, doku örnekleri veya çevresel numunelerden alınan mikroskobik canlılar büyütülerek incelenir. Özellikle kan, idrar ve yara kültürleri enfeksiyonların etkenlerinin saptanmasında kullanılır.
Söz konusu testler, mikroorganizmaların türlerine göre farklı şekillerde uygulanabilir. Örneğin; sepsis ve bakteriyemi vakalarında kan kültürleri kana karışan patojenlerin belirlenmesini mümkün kılar.
Gram boyama, mikroorganizmaların gram pozitif ya da gram negatif olarak ayrılmasını sağlayan bir yöntemdir. Hücre duvarı yapısına göre yapılan teknik, enfeksiyon çeşidi hakkında hızlı bilgiler sunar. Ayrıca beyaz kan hücreleri (WBC) ve epitel hücrelerin varlığına göre enfeksiyonun durumunu da değerlendirmeye katkıda bulunur.
Gram-pozitif ya da gram-negatif ayrımını hızlı şekilde gerçekleştiren gram boyama, hızlı teşhis yöntemi olduğu için ilk başvurulan teknikler arasında yer alır.
Biyokimyasal testler, mikroorganizmaların kan ve diğer vücut sıvılarındaki metabolik aktivitelerini belirlemeye yarayan yöntemleri kapsar. Ayrıca mikroskobik canlıların enzim etkinlikleri ve metabolik reaksiyonları da ölçülür. Günümüzde manuel test kiti ve otomatik sistemlerle birlikte gerçekleştirilen biyokimyasal yöntemler ise şunlardır:
Biyokimyasal testler, mikroorganizmaların biyokimyasal özelliklerini tespit ederek etkili tedavi yöntemlerini belirlemeye katkıda bulunur. Fermantasyon ve enzim üretme aktivitesini de inceleyen testler bakterilerin tepki gösterme biçimleri hakkında bilgiler verir.
Moleküler testler, mikroskobik canlıların DNA ve RNA yapılarını inceleyerek enfeksiyonların tanı sürecini yönetir. Geleneksel yöntemlerin yetersiz kaldığı durumlarda PCR ve sekanslama teknikleri oldukça etkilidir. Düşük miktardaki patojenleri saptanabilen yöntemler özellikle viral enfeksiyonların ve direnç genlerinin teşhisinde büyük rol oynar.
Moleküler testler, hassas tanı imkanı tanıyarak erken teşhis ve etkili tedavi yöntemlerinin belirlenmesine katkıda bulunur. Bu kapsamda kullanılan PCR (Polimeraz Zincir Reaksiyonu) hedef mikroskobik canlıların DNA veya RNA materyalini çoğaltarak düşük yoğunluktaki patojenleri tespit eder.
16S rRNA Sekanslama yöntemi, mikrobiyoloji ve genetik alanlarında kalıtsal yapıyı çözerek enfeksiyon türünü ve direnç özelliklerini belirler. Multiplex Assay ise aynı anda birden fazla patojeni saptayan etkili bir analiz tekniğidir.
Laboratuvar otomasyonu, mikrobiyoloji süreçlerini özel teknolojiler ve sistemlerle hızlandıran bir yöntemdir. Bu noktada kullanılan MALDI-TOF MS sistemi mikroskobik canlıları kısa süre içinde teşhis eder. Söz konusu yöntem, protein profillerini analiz ederek mikroorganizma türleri ile ilgili hızlı sonuçlar sunar.
Kiestra TLA ve WASPLab gibi sistemler de kültür işlemlerini ve inkübasyonu dijitalleştirerek örneklerin otomatik olarak işlenmesini sağlar. Geleneksel teşhis yöntemlerine göre daha hızlı ilerleyen laboratuvar otomasyonu, insan müdahalesini azaltarak tanı süreçlerini verimli hale getirir.
Hızlı tanı testleri basit antijen testlerinden genetik analizlere kadar kapsamlı yöntemlerden oluşur. Hasta başında uygulanan testler, acil servis ve yoğun bakım ünitelerinde hızlı ve doğru müdahalelerin yapılmasına olanak tanır. Örneğin; Lateral Akış İmmünoassayları tükürük, kan ve idrar gibi maddelerden antijen ya da antikor örnekleri tespit edilir.
Antibiyotik duyarlılık testleri, mikroorganizmaların antibiyotiklere ne kadar dirençli olduğunu tespit eden yöntemlerdir. Bu kapsamda mikroskobik canlılardan kaynaklı meydana gelen enfeksiyonların tedavisine uygun ilaçların belirlenmesini sağlar. Bunun yanı sıra antibiyotik duyarlılık testleri kapsamında Disk difüzyon yöntemi (Kirby-Bauer) ve E-test etkili tedavi seçeneklerinin bulunması için kullanılan en yaygın tekniklerdir.
Sendrom multiplex moleküler paneller, mikrobiyoloji alanında klinik sendromlarla karakterize olan mikroorganizmaların tespit edilmesinde kullanılır. Bununla birlikte paneller, solunum yolu ve gastrointestinal enfeksiyonu gibi hastalıkların teşhisinde başvurulan bir yöntemdir. Ayrıca bakteriyel, viral ve fungal enfekte vakaları için de menenjit ve ensefalit kullanılır. Kan kültürü panelleri ise kan yoluyla bulaşan enfeksiyonların tanımlanmasını sağlayan teşhis yöntemidir.
Özel Aritmi İnegöl Hastanesi mikrobiyoloji bölümü, enfeksiyon hastalıkları ve mikroorganizmalarla ilgili detaylı incelemeler yaparak tıbbi çözümler sunar. Hastane, mikroorganizmalardan kaynaklı hastalıkların hızlı ve doğru şekilde teşhis edilmesi için modern laboratuvarlara ve altyapıya sahiptir. Bununla birlikte etkili tedavi yöntemlerinin belirlenmesi için deneyimli kadrosuyla hizmet sunar.
Söz konusu alanda hizmet veren Özel Aritmi İnegöl Hastanesi’nin tercih edilme nedenleri aşağıdaki gibidir:
Bursa mikrobiyoloji bölümü uzmanları sayesinde enfeksiyonel vakalarda hızlı, güvenilir ve etkili tedavi hizmetleri alabilirsiniz. Erken teşhis imkanı sunan hastane, hastalıkların ciddi boyuta ulaşmadan kısa süre içerisinde iyileşmesine katkıda bulunur.
Testler genellikle bulaşıcı hastalıkların teşhisinde ve tedavisinin belirlenmesinde yapılan tıbbi yöntemlerdir. Bununla birlikte gıda, su ve çevre kontrollerinde de başvurulan bir yaklaşımdır. İdrar yolu ve solunum yolu enfeksiyon vakalarında uygulanan testler, bazı cilt hastalıklarının teşhis sürecinde de tercih edilir. Ayrıca gıda ve suyun temizliğinin sağlanması için de mikrobiyolojik uygunluğunu değerlendirmek amacıyla yapılır.
Tıbbi ve klinik mikrobiyoloji arasındaki temel farklılıklar tanım ve odaklanma alanlarıdır. Klinik mikrobiyoloji, mikroorganizmalardan kaynaklı hastalıkların teşhisiyle ilgilenen bir yöntem olup tedaviye yönelik çalışmalar gerçekleştirir. Tıbbi formu ise enfeksiyon, mikroorganizma özellikleri ve mikroskobik canlılarla mücadele etme gibi geniş bir perspektife odaklanır. Bu kapsamda klinik mikrobiyoloji uygulamalı bir çalışma alanı iken diğeri teorik ve araştırmaya dayalı bir bilim dalıdır.
Mikrobiyolojik analiz sonuçları en az 24, en fazla ise 72 saat arasında çıkar. Kültür ve antibiyogram gibi belirli yöntemlerin sonuçları daha uzun sürede tanımlanabilir. Bu kapsamda 5-7 güne kadar uzayabilir. PCR tabanlı testler ise genellikle hızlı işleyişe sahip olduğu için sonuçları 1-2 saat içinde elde edilir.
Web sitemizde kullanıcı deneyimini geliştirmek için, çerezler kullanılmaktadır. Detaylı bilgi için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.