Vücudumuzun her bir yerine oksijen ve besin taşıyan atardamar ve bu besinleri kullandıktan sonra kanı kalbimize geri getiren toplardamarlar hayatımızın vazgeçilmez bir unsurudur. Sağlıklı bir dolaşım sistemi için hem atardamarların hem de toplardamarların sorunsuz çalışması büyük önem arz eder. Fakat bazen toplardamarlarımız, kanı kalbe geri taşıma görevini tam olarak gerçekleştiremez. İşte bu durum venöz yetmezlik olarak isimlendirilir. Özellikle bacaklarda görülen bu problem, toplardamarların içerisindeki kapakçıkların fonksiyonunu yitirmesi sonucu kanın geri kaçması ve bacaklarda göllenmesiyle meydana çıkar.
Venöz yetmezlik, halk arasında çoğunlukla toplardamar yetmezliği olarak da tanınır ve hayat kalitesini önemli oranda etkileyebilen kronik bir sağlık problemidir. Bu husus, yalnızca estetik kaygılar oluşturmakla kalmaz, aynı zamanda ağrı, şişlik, kaşıntı gibi pek çok rahatsız edici semptoma da yol açabilir. Eğer sizler de bacaklarınızda şişlik, ağrı, ağırlık hissiyatı ya da deride renk farklılıkları görüyorsanız, bu durum venöz yetmezliğin bir göstergesi olabilir.
Osmangazi Aritmi Randevu Al Çekirge Aritmi Randevu Al İnegöl Aritmi Randevu Al
Venöz yetmezlik neden olur sorusunun yanıtı, çoğunlukla toplardamarların içerisindeki tek yönlü çalışan kapakçıkların hasar görmesine ya da zayıflamasına dayanır. Bu kapakçıklar, kanın yerçekimine karşı kalbe doğru ilerlemesini sağlar ve geri akışını önler. Fakat farklı unsurlar bu kapakçıkların fonksiyonunu bozabilir ve kanın bacaklarda birikmesine sebep olur.
İlk sebeplerden biri genetik yatkınlıktır. Ailesinde venöz yetmezlik ya da varis öyküsü olan bireylerde bu durumun görülme olasılığı daha fazladır. Kalıtsal unsurlar, damar duvarlarının ve kapakçıkların yapısal zayıflığına sebep olabilir. İkinci önemli sebep de yaşlanmadır. Yaş arttıkça damar duvarları esnekliğini kaybeder ve kapakçıklar yıpranabilir, bu da kanın geri kaçmasına yüzey hazırlar. Uzun süre ayakta durmayı ya da oturmayı gerektiren meslekler de venöz yetmezlik gelişiminde önemli bir risk unsurudur. Örneğin, öğretmenler, cerrahlar, kuaförler ya da ofis çalışanları gibi bireylerde bacaklardaki kan akışı yavaşlar ve toplardamarlar üzerindeki basınç artar. Bu husus, zamanla kapakçıkların yıpranmasına ve fonksiyonunu kaybetmesine sebep olabilir.
Hamilelik de venöz yetmezlik için önemli bir risk unsurudur. Hamilelik esnasında vücuttaki kan hacmi artar ve büyüyen rahim, pelvisteki büyük damalarlara baskı yaparak bacaklardan kalbe giden kan akışını zorlaştırır. Aynı zamanda hamilelik hormonları, damar duvarlarının gevşemesine sebep olabilir. Obezite, derin ven trombozu, hareketsiz hayat tarzı, sigara kullanımı, yüksek tansiyon gibi etkenler de venöz yetmezlik gelişiminde rol oynar.
Venöz yetmezlik belirtileri kişiden kişiye değişiklik gösterebilir ve hastalığın şiddetine göre farklılık gösterir. Çoğunlukla ilk başlarda hafif ve gelip geçici olan bu semptomlar, zaman içerisinde daha belirgin ve rahatsız edici duruma gelebilir. En çok gözlenen belirti, bacaklarda hissedilen ağırlık, yorgunluk ve ağrıdır. Özellikle gün sonunda ya da uzun süre ayakta durduktan sonra bu semptomlar artar. Bacaklarda şişlik ve venöz yetmezliğin yaygın bir belirtisidir. Çoğunlukla ayak bilekleri ve alt bacaklarda gözlenen bu şişlikler, gün içerisinde artma eğilimindedir ve gece yatarken azalır. Sabahları çoğunlukla daha az belirgin olurken, akşama doğru daha belirgin duruma gelir.
Kaşıntı, huzursuz bacak sendromu hissi, kramp ve karıncalanma da hastalıkların sık sık dile getirdiği şikayetler arasındadır. Bu semptomlar, özellikle geceleri daha rahatsız edici olabilir ve uyku düzenini bozar. Derideki değişiklikler de venöz yetmezliğin önemli göstergelerindendir. Ciltte kızarıklık, pul pul dökülme, kuruluk ve egzama türü döküntüler gözlenebilir. Venöz yetmezliğin ilerlemesiyle beraber ciltte sertleşme ve kalınlaşma da gözlenir. Bu husus, bacağın alt bölümünde, çoğunlukla ayak bileği üzerinde ters bir şampanya şişesi görüntüsüne sebep olabilir.
En ciddi belirtilerden biri de tedavi edilmediği zaman ortaya çıkabilen venöz ülserlerdir. Çoğunlukla ayak bileği etrafında ortaya çıkan bu yaralar, iyileşmesi zor ve tekrarlayıcı olma eğilimindedirler. Bu ülserler, enfeksiyon riskini de artırır ve ciddi sağlık problemlerine sebep olabilir.
Varisli damarların görünür duruma gelmesi de venöz yetmezliğin tipik semptomlarındandır. Genişlemiş, kıvrımlı ve mor ya da mavi renkteki bu damarlar, çoğunlukla bacaklarda, özellikle de baldır ve uyluk kısımlarında belirginleşir. Örümcek damarlar olarak bilinen daha küçük, kırmızı ya da mor renkli kılcal damar genişlemeleri de görülebilir. Belirttiğimiz semptomlardan bir ya da birkaçını yaşıyorsanız, bir doktora başvurmanız önemlidir. Erken teşhis ve tedavi, belirtilerin kötüleşmesini engelleyebilir ve daha ciddi komplikasyonların oluşmasının önüne geçer.
Kronik venöz yetmezlik, ilerleyici bir hastalıktır ve belirtilerin şiddetiyle cilt farklılıklarının derecesine göre farklı evrelerde gruplandırılır. Bu gruplandırma, hastalığın seyrini takip etmek ve uygun tedavi tekniklerini belirlemek bakımından önemlidir. Çoğunlukla CEAP gruplandırması kullanılır, fakat daha basit ve anlaşılır bir evreleme de vardır;
0.Evre: Bu evrede hastanın bacaklarında herhangi bir görünür ya da hissedilebilir semptom yoktur, fakat şikâyetleri olabilir.
1.Evre: Bu evrede, gözle görülebilir örümcek damarlar ya da retiküller venler ortaya çıkar. Hastalar çoğunlukla hafif kaşıntı ya da bacaklarda doluluk hissi gibi belirtiler yaşayabilirler.
2.Evre: Bu evrede, belirgin varisli damarlar görülür. Bu damarlar çoğunlukla deri altında kabarıklar biçiminde görülür ve dokunulduğunda hissedilir. Hastalar, bacaklarda ağrı, ağırlık, yorgunluk ve şişkinlik gibi daha belirgin belirtiler yaşamaya başlarlar.
3.Evre: Bu evrede, bacaklarda belirgin ve kalıcı şişlik görülür. Şişlik, özellikle ayak bilekleri ve alt bacaklarda yoğunlaşır ve dinlenmeyle bile tam olarak geçmez. Hastalar ağrı, kramp ve huzursuzluk hissi belirtilerle daha çok karşılaşır.
4.Evre: Bu evrede, ciltte kalıcı farklılıklar oluşabilir. Ciltte pigmentasyon ve lipodermatoksleroz görülür. Cilt, parlak ve gergin bir görünüm alabilir. Bu evrede kaşıntı ve ağrı şikayetleri daha şiddetlidir.
5.Evre: Bu evrede, 4.evredeki bütün cilt farklılıklarına ilaveten, iyileşmiş venöz ülserler vardır. Yani hastada daha önce venöz yetmezliğe bağlı bir yara açılmış ve kapanmıştır.
6.Evre: Kronik venöz yetmezliğin en ileri evresi olan bu adımda, aktif venöz ülserler bulunur. Bu ülserler çoğunlukla ayak bileği etrafında yer alır, ağrılıdır ve enfeksiyona yatkındır.
Hastalığın hangi evrede olduğunun belirlenmesi, doktorun tedavi planını oluşturmasında önemli rol oynar.
Venöz yetmezliği kimlerde görülür sorusu, bu kronik durum için risk unsurlarını anlamak bakımından önemlidir. Bazı kişiler, genetik yatkınlık, hayat stili ve diğer sağlık koşulları sebebiyle venöz yetmezliğe daha yatkındır. En önemli risk unsurlarından biri genetik yatkınlıktır. Ailesinde varis ya da venöz yetmezlik geçmişi olan bireylerde bu durumun görülme ihtimali önemli oranda artar. Eğer anne ya da babanızda bu problem varsa, sizde de görülme riskiniz %50’dir.
Kadınlar, hormonal farklılıklardan dolayı erkeklere nazaran venöz yetmezliğe daha yatkındır. Özellikle hamilelik, menopoz ve doğum kontrol hapı kullanımı gibi hormonal farklılıkların yaşandığı dönemli riskli olabilir. Hamilelik esnasında artan kan hacmi ve büyüyen rahmin damarlara yaptığı baskı, venöz yetmezlik gelişimini tetikler. Yaş ilerlemesi de önemli bir risk unsurdur.
Yaş aldıkça damar duvarları esnekliğini kaybeder ve toplardamar kapakçıkları yıpranır. Bu da kanın geri akışını engelleme kabiliyetini zayıflatır. Çoğunlukla 50 yaş üzeri bireylerde daha çok gözlenir.
Uzun süre ayakta durmayı ya da oturmayı gerektiren meslekler, bacak toplardamarları üzerindeki baskıyı artırarak kan akışını yavaşlatır. Öğretmenler, berberler, cerrahlar, güvenlik görevlileri ya da ofis çalışanları gibi bireylerde venöz yetmezlik riski daha fazladır. Obezite ve aşırı kilo, bacak toplardamarları üzerinde ekstra baskı oluşturur ve damar duvarlarının genişlemesine sebep olabilir. Bu husus, kapakçıkların düzgün kapanmasını önleyerek venöz yetmezliğe zemin hazırlar.
Hareketsiz yaşam tarzı ve düzenli egzersiz yapmamak, bacak kaslarını kanı kalbe pompalamasına destek olan kas pompası mekanizmasının zayıflamasına sebep olur. Bu da kanın bacaklarda göllenmesine ve venöz yetmezliğe katkıda bulunur. Geçirilmiş derin ven trombozu, yani bacak toplardamarında pıhtı oluşumu, damar duvarlarına ve kapakçıklara kalıcı hasar verebilir.
Bu husus, post-trombotik sendrom olarak bilinen kronik venöz yetmezliğin önemli bir sebebidir. Sigara kullanımı, yüksek tansiyon ve bazı kronik kabızlık gibi durumlar da dolaylı olarak venöz yetmezlik riskini artırabilir. Özetle, genetik yatkınlığı olan kişiler, kadınlar, yaşlılar, uzun süre hareketsiz kalanlar ya da aşırı kilolu olanlar, venöz yetmezlik gelişimi bakımından daha yüksek risk altındadır.
Venöz yetmezlik tanı yöntemleri, doğru teşhis koymak ve uygun tedavi programını belirlemek adına ciddi öneme sahiptir. Teşhis süreci çoğunlukla fizik muayene ve bazı görüntüleme testlerini kapsar. İlk aşama, doktorun hastanın şikayetlerini dinlemesi ve ayrıntılı bir öykü almasıdır. Bacaklardaki ağrı, şişlik, kaşıntı, kramp gibi semptomlar ve bu semptomların ne zaman baş gösterdiği ne kadar zamandır sürdüğü gibi bilgiler önemlidir.
Ailede venöz yetmezlik ya da varis hikayesi olup olmadığı da sorgulanır. Sonrasında, doktor bacakları muayene eder. Damarlarda genişleme, şişlik, ciltte renk farklılıkları, ciltte sertleşme ya da ülserler gibi semptomlar aranır. Bacaklardaki ısı değişiklikleri de kontrol edilebilir.
Venöz yetmezlik teşhisinde en önemli ve yaygın kullanılan teknik venöz doppler ultrasonografidir. Bu ağrısız ve non invaziv test, ses dalgalarını kullanarak bacaklardaki toplardamarların formunu ve kan akışını gerçek zamanlı olarak görüntüler. Doppler ultrason, damar içerisindeki kapakçıkların fonksiyonunu, kanın geri akıp akmadığını ve damar içerisinde pıhtı olup olmadığını değerlendirmek adına kullanılır. Hasta ayakta dururken ya da yatar pozisyondayken farklı manevralarla kan akışı farklılıkları gözlemlenir. Böylelikle hangi damarların yetmez olduğu, yetmezliğin derecesi ve çağı belirlenir.
Nadiren, daha karışık ya da atipik durumlarda başka görüntüleme teknikleri de kullanılabilir;
Teşhis konulduktan sonra, doktor hastanın durumuna ve hastalığın evresine göre en uygun tedavi programını oluşturur. Erken ve doğru teşhis, venöz yetmezliğin ilerlemesini durdurmak ve komplikasyonları engellemek adına ciddi öneme sahiptir.
Venöz yetmezlik tedavi yöntemleri, hastalığın derecesine, evresine ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişiklik gösterir. Tedavinin esas amacı, belirtileri hafifletmek, hastalığın ilerlemesini durdurmak ve hayat kalitesini artırmaktır. Venöz yetmezlik tedavisi çoğunlukla konservatif tekniklerle başlar ve gerekirse invaziv prosedürlere geçilir. Bursa venöz yetmezlik tedavisi konusunda da bu teknikler uygulanır. Venöz yetmezlik, toplardamarların işlevini yitirmesi sonucu bacaklarda kan birikmesiyle ortaya çıkan ciddi bir dolaşım problemidir. Bu hastalık, Kalp ve Damar Cerrahisi bölümü tarafından tanı ve tedavi altına alınır.
Konservatif Tedavi Yöntemleri
İnvaziv Tedavi Yöntemleri
Konservatif tedavilerle belirtiler kontrol altına alınamıyorsa ya da hastalık ilerlemişse, daha invaziv tekniklere başvurulabilir.
Tedavi tercihi, doktorunuz tarafından ayrıntılı bir muayene ve doppler ultrason incelemesi sonrası belirlenir. Unutulmamalıdır ki, tedavi sonrası dahi yaşam tarzı farklılıklarına devam etmek ve düzenli takip kontrollerine gitmek, hastalığın tekrarlamasını engellemek bakımından önemlidir. Bursa venöz yetmezlik tedavisi ile ilgili bilgi almak için uzman bir kliniğe başvurmak en doğru yöntemdir.
Venöz yetmezlik önleme yolları, özellikle risk grubunda yer alan bireyler için büyük önem arz eder. Tamamen engellemek her zaman mümkün olmasa, alınacak tedbirlerle hastalığın gelişim riski azaltılabilir ya da ilerlemesi yavaşlatılabilir.
Bu engelleyici aşamaları hayat rutininize dahil ederek, venöz yetmezliği geliştirme riskinizi düşürebilir ya da var olan belirtilerinizi yönetmenize destek olabilirsiniz.
Kronik venöz yetmezlik, bacaklardaki toplardamarların kanı kalbe yeteri kadar verimli bir şekilde geri pompalayamadığı kronik bir haldir. Temel problem, toplardamarların içerisindeki tek yönlü çalışan kapakçıkların hasar görmesi ya da zayıflamasıdır.
Bu kapakçıklar düzgün kapanmadığı zaman, kan yerçekimi etkisiyle geriye doğru akar ve bacaklarda birikir. Bu husus, bacaklarda şişlik, ağrı, ağırlık hissi, kaşıntı, kramp, cilt değişiklikleri ve hatta ülser gibi farklı belirtilere yol açar. Varisler, kronik venöz yetmezliğin direkt bir sonucudur.
Toplardamarların yetmezlik sebebiyle genişlemesi, kıvrımlı hale gelmesi ve deri yüzeyinde belirginleşmesiyle ortaya çıkan damarlardır. Varisle, çoğunlukla mavi ya da mor renkte, kabarık ve gözle görülebilen damarlardır. Kısacası; kronik venöz yetmezlik, toplardamarların genel olarak fonksiyonunu yapamaması durumudur. Varis ise, bu fonksiyon bozukluğunun sebep olduğu, gözle görülen genişlemiş damarlardır.
Venöz yetmezliği bitkisel tedavisi konusu, halk arasında sıklıkla merak edilen bir konudur. Fakat, bilimsel kanıtlar doğrultusunda belirtmek gerekir ki, hiçbir bitkisel tedavi venöz yetmezliği tamamen iyileştirmez ya da hasarlı kapakçıkları onaramaz.
Bitkisel ürünler, çoğunlukla semptomların hafifletilmesine ya da hastalığın ilerlemesinin yavaşlatılmasına destek olabilir, fakat birincil tedavi tekniği olarak görülmemelidir. Herhangi bir bitkisel takviye kullanmadan önce muhakkak doktorunuza danışmanız önemlidir.
Popüler olarak; at kestanesi, üzüm çekirdeği ekstresi, gotu kola, ruscus aculeatus, yaban mersini gibi bitkiler kullanılır. Bu bitkisel ürünler çoğunlukla tablet, kapsül ya da krem formda sektörde bulunur. Fakat yeniden vurgulamak gerekir ki, bunlar ana tedavi yöntemleri değildir ve doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Özellikle kan sulandırıcı ilaç kullanan kişilerin, bitkisel takviyelerle olası etkileşimler sebebiyle çok dikkatli olması gerekir. Venöz yetmezliğe kesin çözüm bitkisel tedavilerde aranmamalıdır. Medikal ya da girişimsel tedavilerle kombine edilerek semptomatik rahatlama sağlarlar.
Venöz yetmezliğine kesin çözüm nedir sorusu, bu rahatsızlıkla yaşayan herkesin yanıtını merak ettiği önemli bir konudur. Fakat, kronik bir hastalık olduğundan dolayı, kesin çözüm tabiri venöz yetmezlik için tam olarak doğru bir ifade değildir. Çünkü damar kapakçıklarındaki hasar çoğunlukla geri döndürülemez bir durumdur.
Fakat, modern tedavi yöntemleri ile hastalığın sebep olduğu yetmezlikli damarlar etkisiz duruma getirilebilir, belirtiler ortadan kaldırılabilir ve hastalığın ilerlemesi durdurularak hayat kalitesi önemli oranda artırılabilir. Venöz yetmezlikte ana sorun, kanı kalbe geri taşıyan toplardamarların içerisindeki kapakçıkların fonksiyonunu kaybetmesidir. Bu kapakçıklar bozulduğu zaman, kan geriye akar ve damarlarda birikir, bu da varislere, şişliğe, ağrıya ve cilt farklılıklarına sebep olur.
Diğer Yazı ve Makaleler
Web sitemizde kullanıcı deneyimini geliştirmek için, çerezler kullanılmaktadır. Detaylı bilgi için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.